banner51

Bu haber kez okundu.

"SEL VE HEYELANLAR ARTACAK!"

Küresel ısınma ve iklim krizi konusunda uyarılar sonrası, göstermelik de olsa eylem planları geliştirilirken; doğal yaşam alanlarına karşı saldırıların en yoğun yaşandığı Karadeniz için de uyarı geldi.

            Dünyadaki küresel ısınma etkilerine bağlı olarak gelişen iklim değişimlerine paralel şekilde Karadeniz Bölgesinde de etkileşim olduğunu kaydeden KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Erüz, bu değişimlerin doğal ekosistemler ve insan yaşamını da olumsuz etkileyeceğini söyledi.

            Bölgede sel ve heyelan gibi olaylara neden olacak meteorolojik olayların şiddet ve sıklığının artması yönünde öngörüleri olduğuna dikkat çeken Erüz, “İklim değişim analizleri, yüksek dağlarla çevrili Karadeniz’in özellikle güney ve doğu kıyılarında sıkça yaşanan ani ve şiddetli yağış, buna bağlı sel ve heyelan gibi olaylarda artış öngörüyor” dedi.

            Yapılan model analizlerinde, bölgede sıkça yaşanan, sel ve heyelana neden olan yağışların şiddet ve sıklığının artışı yönünde sonuçlar verdiğini ve önlem alınması gerektiğini vurgulayan Erüz, “Son 50 yılda küresel ısınmaya bağlı, deniz suyu sıcaklığının 0.5-1°C üzerinde artış göstermesi, kirliliğin artması ile birlikte Karadeniz’in ekolojik yapısında da değişime neden olmaktadır” diye konuştu.

            170 Milyonluk Kirletici Yük!

            Karadeniz’in binde 18-22 oranında düşük tuzluluğa sahip, acı su karakterli, kendine has karakteristik özelliklere sahip bir iç deniz olduğunu belirten Erüz, Karadeniz’in kendisini çevreleyen karasal, subtropikal-subpolar iklim kuşağı etkisi altında olan bir deniz olduğunu belirterek Karadeniz’i çevre ülkelerde yaklaşık 170 milyon insanın kirletici yükü ile direkt veya dolaylı olarak etkilediği ifade etti.

            Erüz, dünyadaki denizlerin bir çoğunda düşük yağış ve tatlı su girişi, yüksek buharlaşma sonucu tuzluluk artışı etkisi görülürken, Karadeniz’in tam tersine İstanbul Boğazından alt akıntı olarak taşınan Akdeniz kökenli tuzlu su ve buharlaşmadan yağışa bağlı, daha fazla miktarda tatlı su almasından dolayı yüzeyde yüzde 10-18, dipte yüzde 22 tuzluluğa sahip, acı ve tatlı su eğilimli bir yapı gösterdiğini belirtti.

            Karadeniz’in kendine has bir iklim ve fiziksel yapı ve buna bağlı ekolojik yapıya sahip olduğunu söyleyen ve son dönemde etkisini gösteren hızlı soğuma ve yoğun kar yağışlı hava durumunun, Karadeniz ve ülkemizi etkileyen hava kütlelerinden kaynaklandığını kaydeden Erüz, şöyle konuştu:

            “İklimsel parametrelere bakıldığında, ağırlıklı olarak Atlantik’in orta ve kuzeyinden kaynaklı hava kütlelerinin ve son dönemde ve gelecek birkaç hafta içinde görüleceği gibi Sibirya üzerinden gelen hava kütlelerinin Karadeniz’i etkiliyor. Karadeniz, kıtalar arasında bulunan yarı kapalı bir iç deniz. Dolayısıyla bulunduğumuz coğrafya iklimsel olarak Atlantik ve Sibirya hava kütleleri, kirlilik açısından ise çevresinde karasal bölgelerin etkisi altında olan bir deniz. Çevresinde bulunan ülkelerde yaklaşık 160-170 milyon insanın direkt veya dolaylı olarak kirletici baskısı altında olan, çok kırılgan bir ekosistem. Karadeniz’in kendine has bir iklim karakterine sahip etkileyen iklimsel parametrelere baktığımız zaman da; Atlantik’ten gelen hava kütleleri, kış aylarında kuzeyden gelen hava kütleleri ya da güneyimizdeki çöl dediğimiz sahra ve çevresi bölgelerden gelen hava kütleleri bizi etkiliyor. Ona bağlı olarak yazın ani kuraklıklar veyahut yıl boyu süren genel yağışlar, kış aylarında, son dönemde de etkisini gösteren hızlı soğuma ve yoğun kar yağışlı hava durumu Karadeniz ve ülkemizi etkileyen hava kütlelerinden kaynaklanıyor.”

            Köklü Ekolojik Değişiklikler

            Karadeniz’in güney kısımlarının yüksek dağlarla kaplı olduğu için Karadeniz’de batı ve doğudan gelen nemli hava akımlarına orografik etki denen dağ yamaçlarının yaptığı bir etki olduğuna değinen Erüz, bunun sonucu olarak başka bölgelerde cephe ve diğer meteorolojik koşullara bağlı yağış oluşturan hava akımlarının Karadeniz'in vadi ve dik yamaçlarının etkisiyle ani ve şiddetli yağışlar şeklinde kendini gösterdiğine işaret etti.

            İklim değişimine bağlı olarak yağış dengesi değişimi olmakla birlikte Karadeniz’de yağış tipi ve miktarında azalma beklenmediğine dikkat çeken Erüz, "Dolayısıyla, sahil ardı alanlarda sel, taşkın ve heyelan riski, sahil bölgede ise şiddetli fırtına ve hava olaylarına bağlı kıyılarda dalga tahribatı etkisi ve taşkınların artma riski yüksektir". dedi.

            Atmosferik yapı değişimine paralel olarak Karadeniz’in su kütlesinde de değişim söz konusudur. Son 50 yılda küresel ısınmaya bağlı olarak deniz su sıcaklığının 0.5-1C°'nin üzerinde artış göstermesi, kirlilik yükünün artması ile birlikte Karadeniz’in ekolojik yapısında da değişime neden olmaktadır” diye konuştu.

            Balık Türleri Yok Oluyor

            İklim değişimi ve su sıcaklığı artışının balık stokları üzerinde de olumsuz bir etki oluşturacağına dikkat çeken Erüz, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Halkın anladığı boyutuyla iklim değişimi ve kirlilik, aşırı avcılık, balık türleri ve stokları üzerinde olumsuz etki ediyor. Karadeniz’deki avcılığı yada bolluğu araştırırken öncelikle fiziksel koşulları, akıntı sistemleri, tuzluluk ve diğer parametrelerin değişimini, atmosferik etkileşimi veya zamana bağlı değişimleri irdelemek ve anlamak durumundayız.”

            Açıklamalarının son kısmında, “Değişmeyen tek kural dünyanın, ikliminin değiştiğidir. Karadeniz’de iklim risklerini bilmek ve yönetmek, afetleri önler. Riskleri öngörüp, düzenleyici ve önleyici tedbirleri almamak afete davetiye çıkarmaktır” diyen Erüz; sürdürülebilir yaşam ve sürdürülebilir balıkçılık, iklim değişimi etkilerini en aza indirmenin ancak ve ancak sorunu iyi anlama, bilimsel çalışmalar ve ortak akla dayalı değerlendirmelerle, risk yönetim sistemine geçerek yönetmekle mümkün olduğunu da  vurguladı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol